Hayat Filmi

Hayat Filmi

Hayat bir film midir? Eğer hayat bir filmse, herkesin hayatı ayrı bir filmdir. Ve bu filmin baş rol oyuncusu o hayatı yaşayandır. Diğer herkes onun hayatında figürandır. Ama siz de başkasının hayatında figüransınız. Dünyada yedi milyar insan varsa şimdi, yedi milyar da film oynuyor demektir. Dram, komedi, aksiyon, korku, macera... Milattan sonra 2013 yılındayız. Bu 2013 yıl içinde dünyaya Allah bilir kaç milyar insan geldi gitti. Ve o kadar da film başladı ve bitti. Bunun daha milattan önce olanları da var tabiki. Bir gün bizim başrol oynadığımız filmde bitecek. Tüm filmlerin bittiği bir gün gelecek ve sonra bir tören kurulacak, hak edenler ödüllerini alacak, hak edemeyenler ise cezalarını.

Yukarıda hayat bir filme benzetilerek anlatılmaya çalışılmıştır, bir masala da benzetilebilirdi fakat hayat bir masala benzetilemeyecek kadar gerçekçi. Hatalar affola.

Hayat ve Hayeller

Bazen insanın aklına saçma sapan şeyler gelir, bazen de güzel şeyler. Bazılarına dalarsın, başlarsın hayal kurmaya. Hayal yaptığın işi unutturur, izlediğin en güzel filmden daha fazla keyif verir sana. Sonra bir anda hayal kurmadan önce yaptığın iş gelir aklına, hayalden  çıkmak zorunda kalırsın. Sanki birinden ayrılıyor gibi hissedersin kendini. Hayalinde kralsındır, kraliçesindir. Hayalden çıkınca kendine gelirsin aslında sen hayatta başarıyı arayan; üniversiteye hazırlanan, okulu geçmeye çalışan, hayatta geçinmeye çalışan birisindir.
           
 İnsan hayata teneffüs verip hayallere dalmak ister. Teneffüsün bitmemesini ister. Ama gerçekte şudur ki: Hayaller dünyasında yaşamıyoruz. Şu yaşadığımız dünya da Ahirete nispeten bir rüya kadar kısa sürecek. Şu gerçek, dünyamızın en büyük gerçeklerinden biri bu.  Hayallerini gerçekleştirmek için çalışmıyorsan içi hava dolu 50 gram balondan başka bir şey değildir düşündükleriniz.
            Hayalleri gerçekleştirmek midir asıl hedef? Yoksa onları gerçekleştirmeye çalışmak mı, çabalamak mı? Birinde sonuç başarıdır, diğerinde verdiğin emek. Emeklerinin karşılığını alırsan başarın kesinleşmiş olur. Çoğu kişisel gelişim kitaplarında insana ‘sen yaparsın, sen başarırsın’ diye gaz verilir. Hayır gerçek olan bu değildir. Bu sadece balonu şişirmek için verilmiş gazdır. Gerçek olan, denemeden bilemezsin. Düşmeden öğrenemezsin. Şişkin bir balon olmaktansa portakal büyüklüğünde demir bilye olmayı seçin.  Çalışın, emek verin olmuyorsa o zaman nasibim buymuş dersin.


Hayatta Fark Edilmeye Çalışma Çabaları

Hayatta Fark Edilmeye Çalışma Çabaları

O kadar insanın arasında fark edilmezsin. Fark edilmek için diğer insanlardan farklı şeyler yapman da yetmeyebilir, onların dikkatini çekecek bir şey yapman gerek. Eğer sen hariç diğer insanlar aynı ise insanlığın ifrat veya tefrit noktasına ulaşman, diğer insanlar tarafından fark edilmene yeterli olacaktır. Dikkat çekmek için farklı yollar da var elbette, bu yolların birini de sen keşfedebilirsin mesela. Fakat şöyle de bir şey var ki insan bunu neden ister? Diğer insanların gözlerini, ilgilerini neden kendine çekmek isteyebilir? Diğer insanlar benim kim olduğumu bilsin, benden bahsetsinler, beni takdir etsinler, bana imrensinler, benim yerimde olmak istesinler ve benler böyle devam eder.
 İnsan büyüüüük olmak istiyor. Bunu da diğerlerinden sıyrılmaya çalışarak yapmaya çalışıyor. Peki insanın büyük olma isteği nereden geliyor olabilir? Normalde insan çok aciz ve zayıf bir yaratıktır. Dünyada ki tüm canlıların fiziksel veya yeteneksel bir özelliği var. İnsanın özelliği düşünme yeteneği. Bu özellik çok geniş manalara yayılabiliyor. Yani bir şeyi almak için uzanmalıysanız altınıza tabure, merdiven koyarsınız. Fakat  daha geniş daire olan görme, uzaklarda gördüğünüzü almak için daha çok çabalayacaksınızdır ve uzakta olan genelde elinle ulaşabileceğinden daha üstündür. İnsanın da düşünme yeteneği uzakları hedeflemektedir. “Tüm insanlardan daha üstün bir yönüm olduğunu gösterebilirsem ünlü, havalı ve zengin olurum ve bunlar olursa çok mutlu olurum” ve ya insan diğer insanlardan farklı olduğunu göstermeyi bir şeyleri çok iyi başardığını gösterebilmek için de yapabilir. Böylece diğer insanlardan farklı olacaktır bir nevi seçilmiş kişi olacaktır.

Yukarıda söylenenler sizin de göreceğiniz gibi ego tatmini içindir. Peki egoyu doyuma ulaştırma mümkün mü? Bunun cevabına hayır yanıtı verilebilir çünkü ego zahmetsiz büyük rahmetler istemektedir ve bu durum da bu dünyada mümkün değildir. Yani ego aslında şiddetle cenneti istemekte fakat sabredememektedir. Ego diğer insanlardan farklı olduğunu gösterince, kendini yüceltince diğer insanları yüksekten izleyecektir. Diğer insanların yaptıkları kendine bir oyun gibi gelecektir ve burada oyunu oynayanın kendisinin olduğunu düşünecektir. Sonrasında kudretini yaratıcısının kudretiyle karşılaştırmaya, benzetmeye başlayabilir. Lakin bu durumun ona yaratıcısı tarafından verilmiş bir nimet olduğu idrakinde olursa bu nimetini diğer dünyası için daha büyük bir nimete dönüştürebilir egosunun güç hissini diğer insanların hizmetinde dahi kullanabilir. Böyle olunca ultra bir nimet olabilir fakat egonun zevklerine sınır çizildiği için hoşlanmayabilir ve verilen ödülün hemen verilmemesi ayağınızı kaydırması için bir yol olarak kullanabilir. Kişiliğiniz ne kadar güçlü olursa, kendinizi frenleme gücünüz ne kadar fazlaysa zirvede ayağınızın kaymadan durabilmeniz için o kadar iyidir. Zira yüksekten düşenin hali hiç iyi olmayabilir.