Bazen insanın aklına saçma sapan
şeyler gelir, bazen de güzel şeyler. Bazılarına dalarsın, başlarsın hayal
kurmaya. Hayal yaptığın işi unutturur, izlediğin en güzel filmden daha fazla
keyif verir sana. Sonra bir anda hayal kurmadan önce yaptığın iş gelir aklına,
hayalden çıkmak zorunda kalırsın. Sanki
birinden ayrılıyor gibi hissedersin kendini. Hayalinde kralsındır, kraliçesindir. Hayalden çıkınca kendine gelirsin aslında sen hayatta
başarıyı arayan; üniversiteye hazırlanan, okulu geçmeye çalışan, hayatta
geçinmeye çalışan birisindir.
İnsan hayata teneffüs verip hayallere dalmak ister. Teneffüsün bitmemesini ister. Ama gerçekte şudur ki: Hayaller dünyasında yaşamıyoruz. Şu yaşadığımız dünya da Ahirete nispeten bir rüya kadar kısa sürecek. Şu gerçek, dünyamızın en büyük gerçeklerinden biri bu. Hayallerini gerçekleştirmek için çalışmıyorsan içi hava dolu 50 gram balondan başka bir şey değildir düşündükleriniz.
Hayalleri
gerçekleştirmek midir asıl hedef? Yoksa onları gerçekleştirmeye çalışmak mı,
çabalamak mı? Birinde sonuç başarıdır, diğerinde verdiğin emek. Emeklerinin
karşılığını alırsan başarın kesinleşmiş olur. Çoğu kişisel gelişim kitaplarında
insana ‘sen yaparsın, sen başarırsın’ diye gaz verilir. Hayır gerçek olan bu
değildir. Bu sadece balonu şişirmek için verilmiş gazdır. Gerçek olan,
denemeden bilemezsin. Düşmeden öğrenemezsin. Şişkin bir balon olmaktansa
portakal büyüklüğünde demir bilye olmayı seçin.
Çalışın, emek verin olmuyorsa o zaman nasibim buymuş dersin.
0 yorum:
Yorum Gönder
yazı hakkında ne düşünüyorsun, paylaş bizimle.